» Zamanla Gitmeyen,
Zamanla Gider! «
Bülent Bayraktar’ın fuar izlenimleri:
30 Ocak – 2 Şubat 2020 tarihleri arasında Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı (Emitt) 24. kez TÜROFED ve TTYD iş birliğiyle İstanbul TÜYAP fuar alanında gerçekleşti.
Fuarın açılış günü Ahmet Hakan köşe yazısında şöyle yazmıştı: “Türkiye’nin en büyük sorununu açıklıyorum. NE depremdir ne ekonomidir… Ne kutuplaşmadır ne cehalettir… Ne Suriye’dir ne Libya’dır… Ne terördür ne eğitimdir… Ne şudur ne budur… Türkiye’nin en büyük sorunu… ‘GÜVEN’dir GÜVEN…”
Sanki bu değerlendirme Emitt turizm fuarı için özel hazırlanmıştı.
Bu sene ülkenin önde gelen sektör temsilcilerinin bakan ile uyumsuzluğu – veya bakanın onlar ile uyumsuzluğu – net bir şekilde açılış töreninde sergilendi. İstanbul Belediye Başkanı törene katılmadı, konferans sahnesindeki sunumunu yapmadı. TTYD ve TÜRSAB başkanları konuşmadı, vekilleri konuştu.
2 yıl önce 12 salonda gerçekleşen fuar bu yıl dört salonda gerçekleşti.
Açılış töreninden önce eski turizm bakanımız Bahattin Yücel ile sohbet etme fırsatı buldum. Almanya pazarını konuştuk. Bakanın görüşü, ‘özgürlüğün kısıtlandığı ülkelere nitelikli turist gelmez’, doğrultusundaydı.
Yine açılıs seremonisinden önce Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ile Nürnberg-Antalya kardeş şehir ilişkilerini değerlendirme fırsatı buldum. Kardeş şehir ilişkilerinin yeniden canlanması için büyük gayret var. Ocak ayında Bavyera İçişleri Bakanı Joachim Herrmann da Nürnberg’deki ziyaretinde ilişkilerin yeniden canlanmasını istirham etti. Bu doğrultuda gelişmeleri Genel Sekreter Mustafa Gürbüz bey ile istişare edeceğiz. Kardeş şehir ilişkileri maalesef turizm açısından Türkiye’de fazla kabul görmüyor.
Fuarda Nürnbergli hemşehrilerim Fikret Bilir ve Ümit Gürel’e rastladım. Türkiye sevdası ile Bursa’ya Uludağ’ın eteklerinde ülkenin en büyük macera parkını kazandırdılar. ‘ExtremPark‘a ekstrem başarı diledim.
Fuarın küçülmesinin en önemli nedenlerinden biri, niteliğe değil – ülke turizminde olduğu gibi – sadece sayılara önem verilmesi. Fuara girişin ücretsiz olmasından dolayı ‘eşantiyon avcıları’ yıllardan beri gerçekten ilgi duyan ziyaretçilere engel oluyor. Dışarıdan rakamlara bakınca, Emitt dünyanın dördüncü büyük turizm fuarı olarak lanse ediliyor. Oysa uluslararası katılımcılar ve ziyaretçiler gelip görünce hüsrana uğruyor ve maalesef devamı gelmiyor.
Devlet teşvikleri bitince de çoğu iç pazar destinasyonu bu yıl katılmamış.
İzmir ve Antalya’da düzenlenen alternatif turizm etkinlikleri de İstanbul fuarının küçülmesine yol açmış olabilir. Her fuar kendi albenisi yaratıp, ‘Menemen’ olmaktan biran evvel kurtulmalı.
Benim açımdan fuar ziyareti yine de çok verimli geçti.
ITB fuarında olduğu gibi sektörel turizm fuarları günümüzde daha çok networking ve bilgi transferi odaklı.
Konferans sahnesindeki emeği geçen arkadaşları kutluyorum. Çok nitelikli konuşmacıları davet ederek, sektöre yeni bakış açıları getirdiler. Çok değerli konuşmacılar maalesef zaman zaman gürültü kirliliğinden dolayı konuşmakta zorluk çektiler. Konuşmacıları dinledikten sonra Türkiye turizmi için insan yeniden umutlanıyor. Bu kanaat önderlerine daha fazla kulak vermemiz gerekiyor.
Panelistlerden aldığım bazı notlar:
» Kendimiz mutlu değiliz ki, turist mutlu olsun. «
» Gençlerimiz istemediği dallarda okuyor, istemedikleri işi yapıyor. «
» Kültür çok büyük turizm değeri. Türkiye bunu iyi değerlendiremiyor. «
» Turizmde artık ülkeler değil, şehirler yarışıyor. «
» Demokrasiye yeniden dönmemiz gerekiyor. Sadece ülke yönetiminde değil, tüm alınan kararlarda. Başarılı olan destinasyonlar demokrasi ile yönetiliyor. «
» Sorunlar biliniyor, çalıştaylar yapılıyor, ama fazla bir şey hayata dönüşmüyor. «
» Turizmle ilgile büyük veri (Big Data) oluşturulması gerekiyor. Bu bilgiler şeffaf bir şekilde herkes ile paylaşılmalı. «
» Turizm konusunda belediyecilik anlayışı değişmesi gerekiyor. «
» Her kurum kendi başına çalışmalar yapıyor. Bütünsel çalışmalar yapılması gerekiyor. «
» Turizmin yerele katkısı büyük. «
» Yapan ve uygulayan, fikir verenden üstündür. «
» Dünya teknoloji sayesinde küçülüyor. «
» Her şey artık çok şeffaf. ‘Mış’ dönemi bitti. «
» Toprak ile yeniden bir bağ kurmamız gerekiyor. «
» Sosyal medyanın riskleri var, ama fırsatları daha fazla. «
» İnsanlar sahici deneyim istiyor. «
» İnsanlar üykü dinlemek istiyor. «
» Kendi kendimize çalıp oynamayı iş zannediyoruz. «
» Emniyet, güvenlik, sağlık ve özgürlüğün kısıtlu olduğu yerden bir dünya destinasyonu çıkmaz. «
» Nitelikli turist özgür olduğu yeri tercih eder. «
» Turiste insan gibi bakmamız gerekiyor, para kaynağı olarak değil. «
» Dünyalı olmak zorundayız. «
» Türkiye’de atmosfer ve yemek eşleşmiyor. «
» Türkiye’nin dünyadaki yemek markaları: baklava, döner, yoğurt, kahve, lokum. «
» Kasım ve Nisan aylarındaki ara tatiller turizmi canlandırıyor. «
» Türkiye yatırımcısı, Türkiye aşığı. «
» İç turizme kontenjan ayırmamız gerekiyor. «
» Türklerin de tatil yapmaya hakkı var. «
» Tekelleşme, tek yetkililik sektör için büyük bir tehlike. «
» İş yapma şeklimizi, modelleri değiştirmemiz gerekiyor. «
Bu görüşlerden anlaşıldığı gibi oyunun kuralları her alanda değişiyor.
Alman bir deyimi der ki: ‘Zamanla gitmeyen, zamanla gider’.